Geri

Astımla ilgili korkular tamamen yanlış!

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Orta Karadeniz Şube Başkanı Prof. Dr. Oğuz Uzun, astım hastalığında doğru tanı ve doğru tedavinin önemine dikkat çekerek, astımla ilgili korkuların tamamen yanlış olduğunu ve astım hastalığının tamamen kontrol altına alınabileceğini, hastaların normal bir hayat yaşayabileceğini söyledi.

11:00:45 | 2023-05-02


Haberi Sesli Dinle

Dünya Astım Günü nedeniyle bir açıklama yapan OMÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Orta Karadeniz Şube Başkanı Prof. Dr. Oğuz Uzun, astım hastalığına dikkat çekerken, tedavi yöntemlerini anlattı. Çok etkili tedavileri olmasına karşın astımın tüm dünyada sıklığı en fazal oranda artma eğiliminde olan bir hastalık olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Oğuz Uzun, "Bir başka deyişle 'modern çağın' hastalığı da denebilir. Hastalığın artmasında değişen çevre ve yaşam koşulları suçlanmakla birlikte kesin neden ortaya konamamıştır. Bölgelere göre değişiklik göstermekle birlikte her 10-12 kişiden birisinin astım hastası olduğu bilinmektedir. Bu sıklık çocuklarda bir miktar daha fazladır. Ülkemizde 4 milyondan, tüm dünyada ise 300 milyondan fazla astım hastası olduğu varsayılmaktadır. Hastalığa kamuoyunun dikkatini çekmek, toplumu bilinçlendirmek için 'Astım için Global İnsiyatif' (GİNA) tarafından her yıl mayıs ayının ilk salı günü 'Dünya Astım Günü' olarak kutlanmaktadır. 'Dünya Astım Günü' ilk defa 1998 yılında kutlanmıştır. Bu günlerde göğüs hastalıkları doktorları ve hekim örgütleri tarafından toplumu bilinçlendirecek değişik aktiviteler yapılmaktadır. Gerçekten her hastalıkta olduğu gibi astım hastalığında hastaların bilinçli olması son derece önemlidir" dedi.

ASTIM NEDİR?
Astımın, akciğer içi hava yollarının mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığı olduğunu belirten Prof. Dr. Uzun, "Astım tekrarlayan ve ataklar halinde gelen öksürük, hırıltılı/hışıltılı solunum ve nefes darlığı gibi belirtiler ile kendini gösterir. Hastalar çoğu zaman ataklar arsında iyidirler. Şikayet ve atakların oluşmasında viral solunum yolu enfeksiyonları, ev tozu akarları ve polenler gibi allerjenler, ayrıca hava kirliliği, keskin kokular, duman gibi uyarıcıların ve bazen de ilaçlar rol oynayabilir" diye konuştu.

KİMLERDE GÖRÜLÜR, TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Hastalığın her yaş grubunda görülmekle birlikte, çocuklarda en sık görülen kronik hastalık olduğuna işaret eden Uzun, "Ülkemizde yaklaşık olarak her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde astım olduğu hesap edilmektedir. Astım müzmin bir hastalıktır ve dünyanın hiçbir yerinde hastalığı tamamen ortadan kaldıracak mucizevi bir ilaç ya da başka bir tedavi yoktur. Astım tedavisinin amacı hastalığa bağlı şikayetlerin kontrol altına alınması ve hastanın yaşamını normale en yakın şekilde devam ettirebilmesidir. Uygun ilaç tedavisi ve astımı tetikleyen durumlardan kaçınılmasıyla astım belirtileri kontrol altına alınabilmektedir" şeklinde konuştu.

HASTA KORKULARI
Astım hastalığıyla ilgili olarak insanlarda bazı önyargıların olduğunu ve bu hastalığı olduğunu öğrenenlerin ilk başta ciddi moral bozukluğu içine girdiklerini de belirten Uzun, "Hiçbir zaman bu hastalıktan kurtulamayacaklarını, nefes açıcı spreylere ömür boyu muhtaç olacaklarını düşünürler. Bu moral bozukluğu hastalıklarının daha da ilerlemesine ve belki de ilaçları kullanmamalarına yol açabilir. Oysa bu korkular tamamen yanlıştır, astım hastalığı tamamen kontrol altına alınabilir ve bu hastalar normal bir hayat yaşabilirler. Astım hastası olup olimpiyat şampiyonu olan yüzücüler, futbolcular ve şarkıcılar olduğu bilinmektedir" dedi.

ASTIM İLAÇLARI
Her hastalıkta olduğu gibi astımda da hasta eğitiminin çok önemli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Oğuz Uzun, "Polikliniklerdeki kısıtlı zaman diliminde bunu başarmak her zaman mümkün olmayabilir. Astım ilaçları çoğunlukla normal hap veya iğnelerden farklı olarak solunum yolu ile kullanılırlar. Bu ilaçlar “inhaler” olarak adlandırılırlar, hastalar bunlara çoğu zaman hava yolu ile kullanıldıkları için ilaçlarının arasında bile saymazlar. Bunun temel amacı hem ilacın hasta olan akciğerlere direk olarak ulaşması, hem de ilacın kana karışarak oluşturabileceği yan etkilerini azaltmaktır. Bu nedenle, zannedildiğinin aksine astım ilaçları ağızdan ya da damardan kullanılan ilaçlara göre çok masum ilaçlardır. Bir diğer doğru olmayan korku astım ilaçlarının alışkanlık yapıcı etkisi olduğudur. Astımda iki grup ilaç bulunmaktadır. Birincisi gruptaki kontrol edici ilaçlar hastalığın uzun dönemde (haftalar, aylar ve yıllar) kontrol altına alınmasını ve hastalığa bağlı belirtilerin ortadan kalkmasını sağlar. Böylece acil servis viziteleri, solunum yetmezliği, hastanede yatış ve ölüm gibi hastalığa bağlı gelişebilecek komplikasyonlar önlenir. İkinci gruptaki ilaçlar ise nefes açıcı ilaçlardır. Bu ilaçlar anında etki göstererek hastanın birkaç dakika içinde nefesinin açılmasını sağlar. Nefes açıcı spreyler astımda “lüzumu halinde” yani hasta ihtiyaç duyduğunda kullanılır. İşte bu noktada çok sık olarak hata yapılır. Hastalar anında nefeslerini açtığı için nefes açıcı ilaçlarını sık olarak kullanırlar ama esas hastalığı kontrol altına alacak ilaçlarını anında etkisini görmekleri için ihmal ederler. Bu da bir kısır döngü oluşturur, ilaçlarını aldıktan kısa bir zaman sonra nefeslerinin tekrar daralmasına yol açar" ifadelerini kullandı.

ASTIMDA DOĞRU TANI VE TEDAVİ NASIL BAŞARILIR?
Astım tedavisinin amacının hastalığı kontrol altına almak ve sağlanan iyilik halinin devamını sürdürmek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uzun, şunları söyledi: "Bu yılki dünya astım gününün asıl teması “Astımda Doğru Tanı ve Doğru Tedavi İçin Elele” dir. Dünyada ve ülkemizde bu hastalığın tedavisi ile ilgili gereken her türlü ilaç bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisi ve astım hastalarının eğitimi ile hastalık kontrol altına alınabilir ve astımlılar yaşamlarına hastalık nedeni ile kısıtlanmadan devam edebilirler. Doğru tanı ve tedavi için hasta-hekim işbirliği son derece önemlidir. Öksürük ve nefes darlığı her ne kadar astımın en başta gelen şikayetleri olsa da bu yakınmalar bir çok başka akciğer, kalp ve mide rahatsızlıklarında da görülebilir. Doğru tedavinin ilk şartı doğru tanıdır. Bu yüzden müzmin öksürük, nefes darlığı, hırıltılı/hışıltılı solunum yakınması olan hastalar çocuk yaş grubunda ise bir çocuk hastalıkları uzmanı, erişkin hasta ise göğüs hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmelidir. Hastalığın doğru tanısı için çoğu zaman şikayetlerin özellikleri, fizik muayene, akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testleri yeterlidir. Herkese nefeslerinin daralmadığı günler dilerim."

 


astımdünya astım günüprof dr oğuz uzunondokuz mayıs üniversitesisamsunsamsun haberlerisağlık haberlerihaber