Memleketimize sahip çıkma zamanıdır!
Şimdi eğer ki memleketli bulmakta zorlanılıyorsa, o zaman Memleketimize sahip çıkma zamanıdır. Biz duygusal ve vicdanlı, merhamet duygusu yüksek bir şehiriz. Bunu kaybettiğimize inanmıyorum. O yüzden bu yazıyı okuyan ve paylaşan herkese sımsıkı sarılıyor, hasretle kucaklıyorum.


Her geçen gün yozlaşan, gittikçe daha beter bir hal alan değerlerimizin yok oluşunun şehrimizin rutin yaşamı içinde de kendini çokça hissetirdiğini görüyoruz. Komşuluk, arkadaşlık, dostluk, her iki karşı cinsin birbiriyle olan diyalog, beklenti, davranış sabırsızlığı vs.
Samsun, Karadeniz’in tam ortası. Fuarı olan ve Türkiye'de seçkin firmaların adeta yer kapabilmek için sıraya girdiği yıllar. Yani havamız binbeşyüz. Tanıtımda, ekonomide, sanat ve kültürel alanda ki canlılığımıza diğer iller gıpta ederdi.
Çürüttüğümüz diğer değerlerimizi anlatmaya sayfalar yetmez. Tüm bu değerlerin bir bir yok olması popülerliğe sevdalanmamızdan başka bir şey değildir. Düğünlerimizde, halaylarımızda, oynadığımız çiftetelli ve söylenen şarkılarda ki değişim bizi adım adım çürüttü.
Yenilecek küçük bir dilim kaldı, onu da yemek ve çürütmek için uğraşanlar sırada bekliyor.
Geçmişte ne yapılırdı?
Komşu, akraba, arkadaş, eş dost...
Sohbetler, paylaşımlar, değerlendirmeler, yoksula, hastaya, ihtiyacı olana, düşmüşe el uzatan şehrimizin bir dinamik yapısı vardı. Evet göç ve 'göç’ün getirdiği sorunlar. Sorunların çözüm noktasında popülist yaklaşım ve davranışlar, maalesef ÖZ’ümüz, duruşumuz, varlığımız ve yaşam kaynağımız Değer Yargılarımızın davranış şekillerini unutturdu. Hatta hiç oralı bile olunmuyor. İşte içimizi acıtan ve sızlatan da bu zaten.
Oysa örnek bir davranış, örnek bir kurum, STK, bir şahsiyet, Şehr-i Emin kimlik bizleri yine kucaklaştırabilir, yeniden Samsun’un ve Samsunlunun ve Samsun'cunun kim olduğunu hatırlatacaktır. Herkes uykuda, herkesde bir bananecilik ve vurdum duymazlık, herkesde bir sinsi plan ve davranışlar...
Gittikçe yitirdiklerimizi hatırlamak, hatırlatmak, kucaklamak ve elinden tutmak için Samsun’un gerçek kimliğin ve varlığının ne olduğu ve kimsenin ne yapamayacağını görmesi açısından özel davranışlarımızın, örf, anane, gelenek ve göreneklerimizin, buluşma ve kaynaşmalarda ki dayanışmalarımızın rotası derhal çizilmeli.
Ve elbette ki bunu yapacak olan şehri yöneten ve şehrin yönetiminde söz sahibi olmuş fikir ve bilgilerine başvurduğumuz STK'lar gerçekleştirecektir.
Hatırlarım Nusret Sağlam Ağabeyin, Yusuf Ziya Yılmaz’ın Karayolları Bölge Müdürlüğünden alınmasında Samsunlu STK'lar ile günlerce televizyonda yaptığı canlı yayınlar ne büyük etki, ne büyük katılım ve destek görmüştü.
Yusuf Ziya Yılmaz görevinde kaldı. Biz böyleydik. Şehrimize hizmet eden değerlerimize ve biz gibi düşünen, biz gibi davranan gönüldaşlara hep böyle sarılırdık.
Kimliği, statüsü, konumuna bakmadan. Yani adı memleket olan herkese böyle bakılırdı. Şimdi eğer ki memleketli bulmakta zorlanılıyorsa, o zaman Memleketimize sahip çıkma zamanıdır.
Biz duygusal ve vicdanlı, merhamet duygusu yüksek bir şehiriz. Bunu kaybettiğimize inanmıyorum. O yüzden bu yazıyı okuyan ve paylaşan herkese sımsıkı sarılıyor, hasretle kucaklıyorum.
Ne güzel, ne güzeliz.
okan dileksamsun