Seyirci de sahadaki futbola uydu

 

Eğer karşında ki rakip senin kalitende değil ve oyun anlayışı çok da aktif değilse senin oyununu bozan sistemin içine çeker, seni puan almaktan eder, galibiyetten eder, boynu bükük sahayı terk ettirir. 

 

Yunan ekibi karşısında aynen böyle oldu. Önceki yazımda biz bu maçın rövanşını seyircimizle alırız diye yazmıştım. Ancak Samsunspor’un efsane taraftarı, o muhteşem tribünün sessizliği beni şaşırttı. Tribün de tıpkı bozuk oyun ile rakibin oyun anlayışını bozan takım misali gibiydi. 

 

Oysa İstanbul takımlarının taraftarlarının deplasmana geldiklerinde, bir avuç taraftarın doksan dakika hiç susmadan takımları lehine tezahürat yaptığını biliyor ve görüyoruz. Hatta imrenmiyor da değiliz. Doksan dakika susmayan bir taraftardan söz ediyoruz. 

Samsunspor’un kimi maçları da böyle. Ancak ne hikmetse Avrupa Rüyasında gözlerimizi açtığımız, hem de kendi saha ve seyircimiz önünde sanki tribünler boşaltılmış gibi çıt yok. Oysa binlerce taraftarımızın hiç susmadan tezahüratları Batı'da Samsun Şehir Merkezi, Doğu'da Çarşamba’nın duyması mümkündü. 

Yıllar sonra güzel bir rüyadan uyandık. Bunun tekrarı bir 25 yıl sonra mı yoksa 25 hafta sonra mı belli olur bilinmez. Eğer ki bunun tadını almış ve heyecanını kazanımlarını unutmayacak bir Samsunspor'un rotası sezonu yine ilk 5 de bitirmek olacaktır. 

 

Samsunspor hedefleri arasında gelecek sezon Avrupa'yı da katacaksa daha kaliteli futbolcular, iş bitiren forvet, golcü oyuncularla kadrosunu güçlendirmesi kaçınılmazdır. 

 

Keşke taraftarımız sahada ki rakibin bozuk futboluna ayak uydurmasaydı, doksan dakika tezahüratları ile yeri göğü inletebilseydi. 

 

Bu hep heyecandan ilk yirmi dakika da golü buluruz, bulacağız anlayışından kaynaklanınca saniyeler dakikaları, dakikalar doksan dakikayı gözümüzün içine soktu. 

Konferans Ligi bizim hedefimiz olabilir mi ? Lige mi döneriz? İlk maçta havlu atıp ligde önümüze mi bakılır hep birlikte göreceğiz sonuçları.