Geri

Pişman Değilim... Ama!

Otuz beş yıllık meslek hayatımda gıyabi, şahsi ve yakınen tüm tanıdığım insanlardan özrümü kabul etmelerini diliyorum!

12:18:08 | 2022-06-14
Recep SÖYLEMEZ
Recep SÖYLEMEZ      gazeteekip55@gmail.com
Köşe Yazısını Sesli Dinle

İstanbul’da, siyaset sahnesinde çıtayı yükselten Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ( Meral Akşener hanımın da dahil olduğu) liderliğinde 2001 yılında “Erdemliler Hareketi"nin imzasıyla kurulan AK Parti sempatizanlığım 2010 yılında başlamıştı.

O yıllar, her alanda reformların yapıldığı ve Ak Parti'nin seçim başarılarıyla göz doldurduğu yıllardı.

Ben sempatizan olduktan hemen sonra parti güç kaybetmeye başlamıştı ki; son iki genel ve yerel seçimlerin sonucu malumunuzdur.

Yağan yağmurda ıslanmak güzeldir; her mevsimde değil ama.

*

“Söke söke alırlar“ sözündeki gibi, sempatizanlığımı söküp aldığım saliselik anımı unutmak mümkün değil...

Yeni aldığım gömleğime, içmeye hazır kahvemi dökmüştüm..!

Bizim size yaptıklarımızın karşılığında, sizin bize yapacaklarınızı tahmin etseydik...

...sizi, rahmetli Necmettin Erbakan hocamıza önermeseydik; İstanbul’a belediye başkanı, Aziz millete vekil, hatta Başvekil ve hatta cumhura baştacı olmayı rüyanızda bile göremezdiniz, mesela...

Biz verdikçe siz daha fazlasını istediniz...

Hatta dostlarımdan içinden bazıları; “oldu olacak, Halife ilan edin” bile dediler!

Sonradan duydum, sizin de hoşunuza gidermiş, böyle bir ünvana sahip olmak...

Yoo! Başta Allah'ın, aklı ve tüm nimetleriyle beni donattığın için... sonra tüm dostlarımın affına sığınıyor, özür diliyorum; çünkü tanıdık, arkadaş ve dostlarımı sözlü ve yazılı incittiysem ki, ben böyle bir şeyi maalesef yaptım.

İnsan göremiyor, görmek istemiyor olumsuzlukları, belki de işine gelmediği içindir.

Çorabıma yapışan yabani otların püsküllerini zor oldu ama...

Söke söke çıkardım...

*

Dostlara mahçup olduk!
Onlar haklı çıktı...

Bu ülkenin parasını (hazine) size biz emanet ettik!

Bizim sizi tam yetkili yapmak için yaptıklarımız o kadar çok ki; lakin balık hafızalıyım, aklımda kalan bunlar.

Biz sizden bir şey saklamadık ama siz öyle mi, karşılığında siz ne yaptınız?

....her ne yaptıysanız biz uykudayken yaptınız; bu çok net!

Hukukun üstünlüğüne inanmış ve bir çok kez değişime uğramış Anayasasıyla (ilk üç maddesi değiştirilemez/ teklif dahi edilemez hükmü sabit) yönetilen ve yönetilmeyi kabul etmiş yüce Türk ulusuyuz ya biz...

İlk üçün dezavantajı olarak; tedavi olmayı kabul etmediğimiz uyku sever/gezer hastalığımızı bariz tetiklediğini öğrendik...

Her şeyin bir telafisi vardır.
Rehavetin asla..!

Üç yaşındaki Türkiye Cumhuriyetimiz, 1926 yılında İsviçre Medeni Kanunu’nu çok büyük değişikliklere tabi tutmaksızın kabul etmiş; sonradan üzerinde değişiklikler yapılmış ama yetmemiş, mesela insani şartlara göre değişikliğe giderdiniz.
Gide de bilirsiniz.

Ama başını çektiğin hiç bir cumhura
“ananı da al git” diyemezsiniz!

Hele hele köylü bir vatandaşa sesinizi asla yükseltemezsiniz; yükselttiniz!
Yuttuk!

Sizi başta sevdik, ta ki söke söke bu parayı sizden tahsil ederler dediğiniz an’dan bu güne, kırıp incitmeye devam ettiğiniz bugüne kadar...

Dünya alem bilir!
Sizi BOP’a eş başkanı biz yapmadık.
Sizden duyduk!
Yuttuk!

Şehir yerleşkesi içinde ve dışında millet yatırımı olan kıymetli işletmelerin ( Liman ve ağır sanayi yatırımlarımızın satılması vb. gibi) özelleştirmesinde bizim bir dahlimiz olmadı...
Bunları da…
Yuttuk!

Karnımız şişti ve soda çare değil artık!

O kadar çok ki size kıymet verip, kıymetsizleştirdiklerinizi burada yazmaya kalksam, “ula Recep ( o benim elbette) ne mide varmış sende” diyebilirsiniz...
Dedirtmemek için...

Otuz beş yıllık meslek hayatımda gıyabi, şahsi ve yakınen tüm tanıdığım insanlardan özrümü kabul etmelerini diliyorum!

Hiç bir şey için geç değil..!

 


recep söylemez